Neyi neden yaptığınızı hiç düşündünüz mü? Bu soruyu sorarken yemek yemek, yürümek, uyumak gibi eylemlerden bahsetmiyorum. Zaten biri bana neden uyuyorsun diye sorsa verebileceğim tek cevap: ”Seni bilemem ama benim uykum geliyor,” olurdu.
Asıl merak ettiğim birine yardım ederken bunu neden yaptığınız veya kendiniz için bir şey yaparken, bu herhangi bir egzersiz bile olabilir, bunu neden yaptığınız. Eğer birine yardım ediyorsanız sadece “iyilik yap iyilik bul” zihniyetiyle mi yapıyorsunuz? Yoksa beklentiniz olmadan sadece yardım etmek amaçlı mı harekete geçiyorsunuz? Çoğu kez karşılık beklemeden yapıyoruz desek de, arkadaşımıza verdiğimiz desteği ondan aynı şekilde geri alamadığımızda şişiniyoruz ve üçüncü bir şahsa:”…ben tabi ki de karşılık beklemedim ama kaç yıllık arkadaşız yani yapması gerekiyordu,…” gibi cümleler kurabiliyoruz. Bu da kendimize yalan söylediğimizin delilidir.
Egzersiz gibi faaliyetler için de geçerli bence. Sağlık için yapıyoruz dediğimizde aslında çoğu kez daha iyi görünmek veya daha seksi bir vücuda sahip olmak için yapıyoruz. Çünkü yaş otuzu geçti mi ya sarkacaksın, ya da kaslanacaksın. Buna en güzel örnek de Madonna.
Şu an da belki okurken aklınız başka yerlere gitti ve sorduğum soruyu unuttunuz. Unuttuysanız yazının başını bir kez daha okuduktan sonra bir sonraki satıra geçin.
Bu soruyu daha önce düşünmediyseniz belki de şu an düşünmek isteyebilirsiniz.
Cevabınız evet ise, yani neden yaptığınızı biliyorsanız ikinci soruma geçmek istiyorum. Yaptığın her neyse bunu neden yaptığına dair verdiğin cevapta kendinize dürüst olabiliyor musunuz? Yoksa gerçeği de kendinizden saklıyor musunuz?
Yıllar önce Eskimolu bir Şaman’nın hayatını okurken beni çok etkileyen bir bölüm olmuştu. Şaman olacak olan kişi 44 yaşında bir adamdı. Şaman olmadan ona son bir görev veriyorlar. Dağa çıkmasını ve dağın tepesine çıktıktan sonra da 24 saat boyunca Tanrı ile konuşmasını istiyorlar. Şaman daha dağa çıkarken ne konuşacağım diye düşünmeye başlayıp biraz sıkıntıya sokuyor kendini. Zirveye ulaştığında başlıyor konuşmaya, bir saat konuşuyor ve susuyor. Söyleyecek bir şey bulamıyor ve ağlamaya başlıyor çünkü kendine bile itiraf edemediği dolu şeyin olduğunu fark ediyor.
En çok yaptığımız şeylerin arasında kendimize dürüst olmamak, yalan söyleyip bir de ona inanmaktır, hatta ve hatta başkalarını da ona inandırmaktır. Sonunda yalanımıza veya hayalimizde yarattığımız gerçeği asıl gerçek olarak benimsemeye başlıyoruz. Gerçeğimizden kopup kaçma eylemi gösteriyoruz.
Bence insanlar doğadaki bazı hayvanların özelliklerini üzerlerinde taşıyorlar, bunu fark etmiyor olabilir veya çoğu kez unutuyor olabiliriz. Günümüzdeki hayatta da insanları en çok yunus balıklarına benzetiyorum. Yunuslar su yüzünde oyun oynamaya bayılıyorlar, mutlu ve keyifli görünürken suyun derinlerine dalmayı sevmiyorlar. İnsanlar da yüzeysel olup oyun oynamaya bayılıyorlar, mutlu görünüyorlar ama konu içsel derinlik-yüzleşme olunca, ne yazık ki çoğu zaman “ben iyiyim”, deyip kaçıyorlar…
Kendine dürüst olmayan kişinin bunu başkasından beklemeye hakkı var mıdır acaba? İlk önce aynada kendimize karşı tuttuğumuz maskeden başlamalıyız sanki….